Adolf Hitler’in Hayatı

Doğumu

Adolf Hitler 20 Nisan (tarihte bugün) 1889 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda Braunau am Inn kasabasında dünyaya gözlerini açtı. Babası Alois Hitler gümrük memuruydu. Annesi babasının üçüncü eşi olan Klara Pölzl’dü. 

Gençliği

Doğumundan 1925 yılına kadar Avusturya vatandaşı olan Adolf ilk eğitimini doğduğu kasabada yaptı.

Orta öğrenimine Linz şehrinde devam etti. Lisede 1. sınıfı tekrar ediyordu. Sevdiği dersler dışındaki derslere gitmiyor, hocaları ile tartışıyordu. Babasının memur olacaksın demelerine kulaklarını kapatıyor, ressam olacağım diyordu. 

Babası

3 Ocak 1903 tarihinde altmış beş yaşında olan babası vefat etti. 

Münih Dönemi

İleriki zamanlarda ciğer hastalığına yakalanan Adolf okuluna devam edemedi. Daha sonra annesine bakmak için inşaatlarda çalışmaya başladı.

Okuduğu kitapların etkisi, Yahudilerin kendilerini üstün görüp her alanda en iyi biziz demeleri onu Yahudi düşmanlığına itti ve zamanla onlardan nefret etmeye başladı.

1907 yılında kendisine devlet tarafından verilen yetim aylığı ile Viyana’ya gitti. Ressam olmak için başvurduğu Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nden reddedildi ve mimarlık yapması önerildi. Lakin mimar olması için gereken lise diploması yoktu. 

Annesi

Bu sırada aynı yıl annesi meme kanserinden kırk yedi yaşında vefat etti.

Annesinin ölümünden sonra kendisine verilen yetim aylığını kardeşine vermesi, halasından kalan mirası bitirmesi üzerine evsizler yurduna yerleşti ve manzara resimleri satarak geçimini sağladı. Babasından kalan para ile 1912’de Münih’e gitti. Yahudi düşmanlığı gün geçtikçe artan Adolf Avusturya ordusu tarafından askerlik vazifesini yapmak üzere tutuklandı. Askerlik için uygun görülmeyince geri Münih’e gönderildi. 

Askerliği

1914 yılında Bavyera Ordusuna gönüllü katılarak Almanya adına I. Dünya Savaşı’nda savaşmaya başladı. Birçok cephede savaşırken resim çizmeye askerde de devam etti. Askerde iki madalya alan Adolf 1916 yılında bacağından yaralandı. 1917 yılında ön saflardaki görevine devam etti. 1918 yılında zehirli gaz saldırısından ötürü geçici kör oldu. 1918 yılının sonlarına doğru Almanya’nın teslim olması ile şoka uğradı.

Siyasi Hayatı

1920 yılında sivil hayata geçtikten sonra Thierschstrasse’de kalmaya başladı ve Thule Cemiyeti’nin kurucusu Baron Sebottendorf ile tanıştı. Baron ile tanıştıktan kısa bir süre sonra Alman İşçi Partisi’ne, ardından Thule Cemiyeti’ne üye oldu. İlk başlarda partiye katılmak istemeyip kendi partisini kurmak istesede bu fikrinden vazgeçerek Alman İşçi Partisi’nin yedinci üyesi oldu. 

Partinin ismi kurulduğu yıl yani 1920’de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirildi. Partinin yayın organı olan gazeteyi yöneten Adolf kısa zamanda tanındı ve 1921’in ortalarında parti lideri oldu.

Parti 25 maddelik bir bildiri yayınladı. İlk maddesi Versay Antlaşması’ndan Almanya’yı kurtarmaktı. Diğer maddeleri de ilk madde gibi Alman milliyetçiliği üzerineydi.

1923 yılında Birahane Darbesi ile hükümeti devirmeye çalıştı. Lakin başarısız oldu ve 1924 yılında hapse girdi. Hapiste “Kavgam” adlı otobiyografisini yazan Adolf aynı yıl hapisten çıktı. Yazdığı kitabı ile partiye yön verdi ve 1930 seçimlerinde ikinci parti oldu.

1925 yılında Avusturya vatandaşlığından ayrıldığından beri vatansız yaşamaya devam ediyorken 1932 yılında Brunswick Ataşeliği görevi ile Alman vatandaşı oldu ve cumhurbaşkanı adayı olması yolunda engel kalmadı.

1932 yılında girdiği ilk cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti. Seçimi Paul Von Hindenburg kazandı.

Aynı yıl genel seçimler yapıldı ve partisi mecliste en fazla sandalyeyi kazandı. Lakin şansölye olamadı.

Ülkede yaşanan komünist nefretini fırsat bilen Adolf Alman Ulusal Halk Partisi’nin desteği ile ülkeyi tekrardan 1933 yılında genel seçime götürdü ve %44 oy ile birinci parti çıktı ve Adolf şansölye oldu.

Seçimlerden bir gün sonra mecliste yetki kanunu çıkartıldı. Komünist milletvekillerinin tutuklanması, tutuklanmayanların meclise alınmaması kanunun çıkmasını hızlandırdı. Bir sonraki gün ise mecliste “Halkta ve İmparatorlukta Sıkıntının Kaldırılması” adında bir yasa kabul edildi ve Almanya parlamenter sistemden ayrılmış oldu. Yani Nazi Almanyası kuruldu.

Adolf bu yasa ile Almanya’nın tek lideri oldu. Çünkü yasama ve yürütme onun elindeydi. Seçimler yapılmayacaktı ve tek parti Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olacaktı.

1934 yılında cumhurbaşkanının ölümü ile cumhurbaşkanlığını da üstlendi. Halkın kabulü için bir referandum düzenlendi ve %89.93 evet oyu aldı. Alman halkının desteği Almanya’nın hem cumhurbaşkanı hem de şansölyesi oldu.

Alman halkını Yahudi insanlara düşman etmeyi başardı ve çoğunluğu II. Dünya Savaşı’nda olmak üzere yaklaşık 10 milyon Yahudiyi öldürdü.

Ölümü

1945 yılına gelindiğinde savaşı kaybetmesi, insanların ondan ümitlerini yitirmesi ve en önemlisi Nazi Almanyası’nın yıkılma evrelerine gelmesi ile 30 Nisan’da eşi ile beraber intihar etti. Cesetlerinin yakılması emrini verdi. Bunun sebebini kendi şöyle açıklıyor: “Cesedimi Rusların eline asla vermemelisiniz, beni Moskova’da heykel yaparlar.” Cesetleri bir çukura yerleştirilerek yakıldı. Ruslar mezarı açarak DNA testi yaptı ve Adolf’un ceseti olduğunu anladılar. İnsanlar tarafından türbe yapılmaması için cesetleri bir daha yakan Ruslar küllerini Biederitz Nehrine döktüler.

Evliliği

1929 yılında tanıştığı Eva Braun ile tanıştı ve birlikte yaşamaya başladılar. Eva Braun ilişkileri devam ederken iki kez intihara kalkıştı. Nazi Almanyası yıkılırken Adolf’a bağlılığını dile getirdi ve 29 Nisan 1945 yılında evlendiler.

Hayatının Özeti